Kahve ne sadece hüzündür, ne de sadece sevinç… Kahve herhangi bir duyguya rezerve edilebilir mi?
Mutlu olursun, kutlamanı kahveyle yaparsın. Hayal kırıklığına uğrarsın, kahveyle acını dindirirsin. Sinirlenirsin, sinirini kahve ile yatıştırırsın. Hüzünlenirsin, kahveyle yeşerirsin. Yorulursun, enerjini kahveden alırsın. Yalnız hissedersin, kahveni dost yerine koyarsın.
Kahve öyle bir olgudur ki; o an neye ihtiyacın olursa olsun, o boşluğun yerini doldurur. Her duyguda, her durumda, her psikolojide kendine en uygun yeri kendiliğinden bulur kahve. Ve insanın yaralarını sarar; pansuman yapar; iyileştirir ve karşılığını istemez. Tıpkı bir dost gibi.
Kahve sadece bir duygunun sembolü olamaz ki. Yağmurlu bir günde pencerenin kenarında otururken içilen kahve, belki de içimizi burkan anıları hatırlatır. Bazı ayrılıkların, veda anlarının ardından içilen kahve, hüznün sembolü olur. Sabahın ilk ışıklarında içilen kahve, günün güzel başlangıcını müjdeleyebilir. Sevdiklerinizle paylaşılan bir kahve, keyifli sohbetlerin ve gülümsemelerin habercisi olabilir. Yaşamın içindeki her duygu gibi, kahve de içimizdeki farklı renkleri ve tonları yansıtır.
‘’Kahve hüzün müdür? Sevinç mi?’’ sorusuna gelecek olursak; bizce kahve tüm duyguların hep birlikte dans etmesidir. Kahve kokularıyla dolu bir baloda, tüm duygular tek bir ritim kaçırmadan dans eder ve insana en büyük hediyesini verir: Her koşulda yanında olacak, lezzetli ve huzur veren bir dost. İşte o dost kahvenin ta kendisidir.
SADEKAVE, sizlere unutulmaz bir kahve deneyimi sunmayı amaçlıyor. Her yudumda, içinizdeki duygusal renkleri hissedeceğiniz, keyifli bir yolculuğa çıkacağınız yol arkadaşınız SADEKAVE.